19 Mart 2014 Çarşamba

BAYKUŞLAR


Bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. Serçe kadar küçük olanları da vardır. Gagaları kıvrık, pençeleri keskin, kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. Kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.
Baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. Bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. Tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. Uçuş esnasında kanatlarının“pırpır” sesi duyulmaz. İri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. Aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. Araba farı gibi yuvalarında sabittir. Ama baykuş boynunu 270 derece çevirerek panaromik bir görüş sağlayarak çevresini kontrol edebilir. Dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süresi 30-40 gündür. Yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. Yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.

Görme yetenekleri[değiştir | kaynağı değiştir]

“Al purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebep olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir.Mavi rengi görebilen tek kuş türüdür.

İşitme yetenekleri[değiştir | kaynağı değiştir]

Baykuşların görme ve işitme kabiliyetleri son derece hassastır. Çok az ışıkta avlarını yakalayabildikleri gibi, zifiri karanlıkta da işitme duyularıyla yerini tespit ederek yakalarlar. Kulakları, en küçük hışırtıyı işitebilecek duyarlıktadır. Hassas kulaklarıyla, gecenin sessizliğinde uçan pervanenin kanat sesini veya bir tohumun çiğnenişini, hatta tam sessizlikte düşen iğnenin sesini bile işitebilirler.
Baykuşun geniş yüzü, nispeten sert ve kavisli tüylerle kaplıdır. Tüyler bir kepçe gibi sesleri toplar ve kulağa yansıtır. Bazı baykuş cinslerinin kulak delikleri öyle büyüktür ki, başın yan tarafını tamamen kaplar. Ayrıca baykuşların başı geniştir ve kulakları diğer kuşlara göre birbirinden daha uzaktır. Böylece ses dalgası bir kulağa çarptıktan sonra diğerine gelir. Baykuş bu son derece küçük zaman aralığı içinde sesin geldiği yönü tayin eder. Baykuşların ilginç özelliklerinden biri de kulaklarının perdeli oluşudur. İstedikleri zaman açar, istediklerinde kaparlar. Dinlenme halinde ve yavaş uçuşlarında kulak perdesini açar, hızlı uçuşlarında ise kaparlar.
ÇİTA

Çita (Acinonyx jubatus) (Sanskritçede benekli anlamına gelen Çitraka sözcüğünden gelir), kedigiller familyasının ilginç bir üyesi olup, hızlı koşması ile bilinir. Günümüzde türün çoğunluğu Güney ve Doğu Afrika'da yaşar. Çok küçük bir topluluk da İran'ınHorasan bölgesinde yaşamaktadır. [1]
Cheetah4.jpg
Vücudunda benekler ve gözlerinin altından ağzına ve çenesine inen kara çizgiler vardır. Bu çizgiler güneş ışınlarını çeker ve böylece diğer yırtıcıların aksine günün en sıcak saatlerinde bile daha rahat bir görüş ile avlanabilirler. En bilinen özelliği hızlı koşmasıdır. Dünyanın en hızlı koşan memelisidir. Aslanlar gibi sürü halinde veya saklanarak avlanmak yerine, yüksek hızının avantajını kullanarak avlanan bir hayvandır. Sıfırdan 108 km/saat hıza sadece 3,1 saniyede erişebilmektedir. Eğer 460 metreden fazla koşarsa vücut ısısı 46 derecenin üstüne çıkar ve bu da çitanın beynine zarar verir. Bu yüzden avlanma sırasındaki koşusu genellikle bir dakikadan daha kısa sürer. Uzmanlar dünyada 3.000 vahşi çita olduğunu düşünüyor.
Dişi çitalar yirmi ile yirmi dört aylıkken ergenliğe erişirler. Öte yandan erkek çitalar bu sürece on iki aylıkken ulaşırlar. Buna karşılık cinsel birleşme üç yaşından evvel nadiren gerçekleşir. Çita yavrularında ölüm oranı yüzde 90'dır. Genellikle sırtlan ve kartallarınsaldırılarına kurban giderler. Yavrular genellikle 13-20 aylıkken annelerinden ayrılırlar. Çitalar 20 yıldan daha uzun süre yaşayabilirlerse de çoğu zaman ilerleyen yaşla birlikte azalan süratleri dolayısıyla daha kısa yaşarlar.
Çitalar hızlı koşsa da, av girişimlerinin yalnızca yarısında başarılı olur. Çitalar sahip oldukları hızlı koşma yeteneğini hafif, ince kemiklerine borçludur. Bu nedenle çitalar avını bir yerde yerken aslan, sırtlan gibi yırtıcı hayvanlar gelirse o bölgeden çekilerek avını oracıkta bırakır. Çünkü sırtlanların çeneleri çok kuvvetlidir. Çitanın ince kemikleri ise güçlü çenelere dayanamaz. Çitaların hızlı koşma sebeplerinden birisi de kuyruklarının uzun olmasıdır. Çitalar için kuyruk koşu esnasında da yardımcı olur. Çitalar ceylanimpala gibi otçul hayvanları avlarlar. Ancak ceylan ve impalalar Dünyanın en hızlı manevra yapan hayvanlarıdır, çitalar da yüksek hızlarına rağmen kuyruklarını bir dümen gibi kullanarak keskin dönüşler yapabilirler, çitaların maksimum hıza eriştiklerinde her adım arası mesafesi yaklaşık 15 metreye ulaşabilmektedir.


ASİL SIRTLANLAR

Asıl sırtlanlar (Hyaeninae), sırtlangiller (Hyaenidae) familyasının bir alt familyası. Büyükçe sayılabilecek karasal etobur memelidirler.

Özellikleri[değiştir | kaynağı değiştir]

Afrika kıtası ve Hint alt kıtasına özgüdür. Leş de yerler.Aslanpars (leopar) gibi güçlü hayvanların elinden kolaylıkla avlarını alabilirler. Afrika'da bulunan etobur hayvanların arasındaki (timsahlardan sonra) en güçlü çeneye sahip hayvanlardan sadece biridir.Asıl sırtlanların çeneleri o kadar kuvvetlidir ki kemikleri bile kırabilirler. Bu yüzden çok aç kaldıklarında kemik yedikleri de görülmüştür.

Yaşam şekli[değiştir | kaynağı değiştir]

Asıl sırtlanlar "klan" adı verilen küçük gruplar halinde yaşarlar ve klanın başında bir dişi vardır. Sürüyü ava yönlendiren ve sürüye yol gösteren kraliçedir. Klanlar bir veya üç erkekten ve dişilerden oluşur. Hiyerarşik bir düzen vardır, en üst tabakada kraliçe bulunur. Erkekler en alt tabakada yer alır. Genelde en çok yavrulayan kraliçedir. Ancak bazı klanlarda kraliçenin davranışları saldırganlık düzeyine ulaşabilir. Klandaki diğer sırtlanlar için dayanılmaz bir hal alabilen bu durum sonucu "devrim" olur ve kraliçe tahtından indirilir. Yine de bu durum oldukça ender görülür.
Asıl sırtlan klanlarının kendilerine ait olan ve savundukları bir bölgeleri vardır. Diğer sırtlan klanlarıyla yaşanan çarpışmalar az olsa da en büyük tehdit geniş aslan sürüleridir. Özellikle az sayıda sırtlandan oluşan klanlar için bölgelerinin aslanlar tarafından işgal edilmesi ölümcül sonuçlara yol açabilir. Bölgelerini koruma stratejileri saldırıp öldürmeye yönelik değildir. Yalnızca sayıca üstünlük sağlayarak göz dağı verip korkutma amacı güderler. Ancak özellikle erkek aslanlar sırtlanlardan hiç hoşlanmazlar. Yakaladıkları sırtlanları öldürmekte tereddüt etmezler. Bu sırtlan klanları için acı kayıplara neden olabilmektedir.

İnsanlarla ilişkileri[değiştir | kaynağı değiştir]

Sırtlanlar için avlaması en kolay hayvanlar çevre bölgelerde yaşayan insanlarınsürüleridir. İnsanlar hayvanlarını ilkel çitlerle korurlar. Ancak bu çitler sırtlanlar için aşılamayacak güçlükte değillerdir. Bu nedenle sürülerini korumak isteyen insanlar tarafından öldürüldükleri bilinmektedir.
KILIÇ DİŞLİ KAPLAN


Kılıç dişli kaplan (Smilodon) olarak tabir edilen kaplanlar normalde kılıç dişli kedilerdir. Amerika kıtasının açık alanlarında bulunmuştur. Koloni şeklinde yaşarlar (1 erkek 10 dişi). 20 cm boyundaki dişleri oldukça serttir. Bunları avlarının işini bitirmek için sapladığı düşünülür. En büyük kılıç diştir.
3 milyon yıl önce Kuzey ve Güney Amerika'da görülen ve 10.000 yıl önce buzul çağında nesli tükenen dev kedilerdir. Yetişkin bir smilodon 600kg ağırlığında 2.75m uzunluğundadır. Uzun köpek dişleri 17cm'dir. Çenesi 120 derece açılabilir. Koşarak kısa sürede 50km'nin üzerinde bir hıza ulaşabilir. Özellikle arka ayaklari ön ayaklarından kisadır, bu şekilde omurgaları da daha düzgündür. Muhtemelen çizgili veya benekli bir kürke sahipti. Dev kurt gibi yırtıcılarla mücadele halindeydi. Son buzul çağında nesli tükenmiştir.
Kendisi büyük bir hayvan olduğu için avları da büyüktü. Kedigiller familyasının en güçlüsü ve en saldırganıdır, bir aslanı bile parçalayabilir. Amerika devesikanada geyiğikaracabizon, at, dev tembel hayvan ve mamut gibi hayvanlarla beslenirdi.

TOMİSTOMO

Malaya gavyali ya da tomistoma (Tomistoma schlegeli), Gavialidae familyasının en küçük türüdür. "Tomistoma", Malayca "hızlı şeytan" anlamına gelir. Malaya gavyali,Hint gavyaline benzemekle bereaber daha küçüktür ve burnu düzdür. 2-3 metre uzunluğundadırlar. Dişisi bir kerede 30 ila 60 yumurta yumurtlar. Diğer timsahlarınaksine, dişisi yavruların yumurtadan çıkmasına yardım etmez. Malaya gavyali, Sumatrave Malezya'daki 6 nehirde yaşar. Ayrıca BorneoJava ve Vietnam'da da yaşar.Tayland'da 1970'den beri görülmemiştir. Sulawesi'de ise yaşayıp yaşamadığı bilinmemektedir.
MAMUT


Mamutlar Pliozen çağının ortalarında Afrika kıtasında ortaya çıkmış, ve oradanAvrasya'ya ve Kuzey Amerika'ya yayılmışlardır. Zamanla soğuğa ayak uydurmuşlardır. Bulunan en eski mamut kalıntıları 4 milyon yaşındadır ve Etiyopya'nın Afar bölgesinde bulunmuşlardır. Bu Mammuthus subplanifrons türüne ait olan kalıntılar Kenya ve Güney Afrika'da da bulunmuştur. Bu tür yaklaşık 3 milyon yıl var olmuş ve peşinden Kuzey Afrika'da Mamuthus africanavus türü ortaya çıkmıştır. Bu türden hiçbir başka tür gelişmeden ortadan kaybolmuş, ya da bu türden Güney fili gelişmiş olabilir. Güney filinden 750.000 yıl evvel step mamudu, ve step mamudundan yünlü mamut gelişmiştir. Kuzey Amerika'da yaşamış olan preri mamudu da yaklaşık 1,5 milyon yıl evvel Kuzey Amerika'ya kadar yayılmış olan güney filinden gelişmiş olduğu tahmin edilir.
Pleistozen çağının geç dönemlerinde yünlü mamut insanların av hayvanlarından biriydi. Bunun kanıtı birçok mağaralarda bulunan duvar resimlerinde görülmektedir. Ortadan kaybolmalarının nedeni fazla avlanmış olmaları mı, yoksa buzul çağının sonundaki büyük iklimsel değişiklikler mi olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Kuzey Amerika'daki ânî yok olmalarının nedeni olarak bir Meteorit grubununDünya'ya çarpması olabileceği, bunun da «Genç Drias»'ın başlangıcını açıklayabileceği, bir ABD araştırmacı grubu tarafından önerildi[1]. MÖ 8000 yıl evvel mamutlar Avrupa'da ve Asya'da ortadan yok olmuşlardır. Aynı dönemde Homo sapiens insanlarıda (modern insanlar) güneyden beri bu bölgelere doğru yayılmışlardır. Sadece doğu Sibirya'nın Wrangel Adası'nda ufak mamut popülasyonları MÖ 1700'e kadar hayatta kalabilmişlerdir.

Mamut kalıntılarının bulunuşu[değiştir | kaynağı değiştir]

Dudinka'nın kuzeyinde Yenisey'de bulunan mamut kemikleri
Rusya'nın Asya'da kalan kısmında hala günümüze kadar buzun içinde bütün şekilde muhafaza edilmiş mamut bedenleri bulunmaktadır. Bu mamut cesetleri hep etrafında bulunan buzun erimeye başlaması ile kilometrelerce uzaklara kadar yayılan çürüme kokuları sayesinde bulunmuşlardır. Bu bin yıl kadar buzun içinde muhafaza edilmiş bedenler buzun dışında kaldıklarında çürüyerek ve leş yiyicilere yem olarak birkaç hafta içerisinde yok olur.
Sibirya'da doğaya bağlı yaşam şekli sürdüren Dolganlar ve Yakutlar gibi bazı Türk halkları'nda mamutların yeraltı aleminde yaşayıp Erlik Han'a hizmetçilik ettikleri anlatılır. Yeraltı aleminin efendisi Erlik Han mamutları ceza olarak yeraltına almıştır. Eğer mamutlar oradan kaçıp yeryüzüne çıkmaya çalışırlarsa derhal buz kesilip ölürler. Sibirya'nın doğal yerlileri Tundra ikliminin binyıldır çözülmemiş toprağından dışarıya dikilir şekilde buldukları bu garip dev hayvanların dişleri ile çadırlarını süslemiş, postlarını ısınmak için kullanmış ve hatta donmuş etini eritip yemişlerdir. Günümüze kadar Dolganlar'da hâlâ mamutların fildişiyle yapılmış ev eşyaları ve süsler bulunmaktadır.
Bugün Dolganlar mamut bedenleri bulduklarında bunu bilimcilere bildirip mamut araştırmacılığına katkıda bulunmaktadırlar.

Bulunan yerler[değiştir | kaynağı değiştir]

1912 yılına kadar mamut ve yünlü gergedan bedenleri bulunan noktalar (Digby'nin:The Mammoth adlı kitabından, 1923)
Mamut araştırmacılığı açısından en önemli olan kazılar Rancho La Brea'da bulunan katran çukurlarında yapılmışdır. Diğer mühim bir kaynak Bechan Cave de bulunan bir mağaradır. Bu mağara 1.500 yıl boyunca preri mamutları tarafından kullanılmışdır.
Yeni Sibirya Adaları'nda da çok sayıda kalıntılar bulunmuştur. Bu adalar, mamut fildişleri arayan rus tüccarları tarafından keşfedilmişdir.

5 Mart 2014 Çarşamba

ALLİGATOR



Yumurtayla çoğalırlar. Çiftleşmeden sonra dişi, kıyıdaki bir kumlukta açtığı çukur içine kaz yumurtası iriliğinde 50 kadar yumurta yumurtlar. Yumurtaların üzerini kumla örterek yakınlarında nöbet bekler. Ara sıra bu süre üç ayı bulur. Dişi bu sürede hiçbir şey yemediğinden kilo kaybeder. Ara sıra erkek de dişinin yakınına gelir. Ama dişisini beslemeyi akıl edemez. Yavrular, yumurta kabuğunu kırmaya hazır olunca 20 metre kadar uzaklıktan duyulan sesler çıkararak annelerini yardıma çağırırlar. Dişi, kumları açarak yumurtalardan yavruların çıkmasına yardım eder.
İnce derili yavrular büyük bir titizlikle tek tek annenin ağzında su kıyısına taşınır. Bakıma muhtaç yavrular altı ile sekiz haftalık bir süre içinde anne ve baba tarafından dış tehlikelerden büyük bir dikkatle korunur. Yırtıcı kuşlar ve vahşi memeliler aligator yavrularına düşkündür. Yavrular kendilerine bakacak duruma gelince anne ve babalarından uzaklaşarak kendilerine yeni av sahaları ararlar. Büyük aligatorlardan uzak olmak zorundadırlar. Hatta bazen sonraki karşılaşmalarda anne ve babalar yavrularını tanıyamamakta, onlara av gözüyle bakmaktadır. Yavrular, balık yumurtaları, salyangoz ve su böce
AMERİKA BİZONU

Amerika bizonu (Bison bison), boynuzlugiller (Bovidae) familyasının sığırlar (Bovinae) alt familyasında yer alan bir türdür. Kuzey Amerika'nın en büyük kara memelisi olan Amerika bizonu, dünyanın da en büyük vahşi büyükbaş hayvanlarından biridir. Geçmişte Ova Kızılderililerinin ana besin kaynağıydı.
Bu canlının iki alt türünden Orman bizonu (Bison bison bison), daha büyük cüssesi ve hörgücünün hem daha uzun, hem de görece köşeli olmasıyla ayrılır. Diğer alt tür olan çayır bizonu (Bison bison athabasacae) ise daha küçük cüsseli ve yuvarlak hörgüçlüdür. Orman bizonunu, cüsse büyüklüğü itibarıyla, yalnızca her ikisi de esasen Hindistan'da bulunan dev Bos gaurus ve vahşi su bufalosu geçer.
Amerikan bizonu, her iki alt türü de dikkate alındığında, ABD ve Kanada'nın Büyük Çayırlar (Great Plains) bölgesinde, Kanada'nın iyice kuzeyindeki Büyük Esir Gölü'nden (Great Slave Lake) güneyde Meksika'ya ve doğu Oregon'dan neredeyse Atlas Okyanusu'na kadar olan bir alanda izlenebilmiş devasa sürüler halinde yaşamıştır.
DİNGO

17. yüzyılda Avustralya'ya yerleşen ilk Avrupalı göçmenler bu kıtaya özgü hayvanlarla karşılaştılar. Bir yaban köpeği olan dingo (Canis dingo) da bunlardan biriydi. Avustralya'da yaşayan memeli hayvanların büyük bölümü kangurular gibi keseliler grubundandır (bak. KESELİLER). Bazı küçük yarasalar, fare ve sıçanlar dışında, bu kıtadaki Ausiraliun Hinlı Commussion Avustralya'da yaşayan dingo evcil bir köpeğe benzerse de aslında yabani ve oldukça yırtıcı bir hayvandır. memeliler arasında yavrularını bir kesede taşımayan tek örnek dingodur. Dingoların tüyleri genellikle sarımsı ya da kum rengi, daha ender olarak kara ve kızıl kahverengidir. Büyüklüğü ve genel görünümüyle Alman çoban (kurt) köpeğini andıran bu hayvan Yeni Gine'den gelen tüccarlar tarafından MÖ 1500'lerden sonra getirilmiştir (bak. Avustralya YERLİLERİ). Bir zamanlar, ekinlere zarar veren kanguruları tarlalara yaklaştırmadıkları için dingolar Avustralyalı çiftçilerin en büyük yardımcısıydı. Ama sonradan koyun ve sığır yetiştirilen alanlar genişledikçe bu yaban köpekleri çiftlik hayvanlarına da saldırmaya başladı. Çiftçiler de hayvanlarını koruyabilmek için dingolara savaş açtılar; bu yüzden sayıları iyice azalan dingolar bugün yalnızca ülkenin uzak köşelerinde bulunur. Kıtanın güneyindeki Tasmanya Adası'nda ise bugüne kadar hiç dingoya rastlanmamıştır. Dingolar sanıldığı gibi yalnız yaşayan hayvanlar değildir. Ancak gerektiği zaman bir araya gelen küçük gruplar oluşturur, yalnız dolaşırken tıpkı köpekler gibi kayalara, ağaçlara çişleriyle iz bırakarak grubun öbür üyeleriyle haberleşirler. Kanguru gibi iri hayvanları avlayacakları zaman ya da grubun tehlikede olan bir üyesine yardım etmeleri gerektiğinde bir araya toplanırlar. Yavrulama mevsiminde, ana baba olmayan hayvanlar da yavruların bakımına yardımcı olur. Dişi dingo bir kaya çıkıntısının altında, içi boş bir kütük ya da boş bir tavşan yuvası gibi korunaklı bir yerde dörtbeş yavru doğurur. Dingolar çoğu kez evcil köpeklerle de çiftleşir ve Avustralya'nın kalabalık nüfuslu bölgelerinde bu melezlere (kırmalara) oldukça sık rastlanır. Yabani yaşarken kurt gibi uluyan dingolar yavruyken alınıp evcilleştirilirse havlamayı öğrenebilir.

TUZLU SU TİMSAHI

Uzunlukları 4 ile 5,1 m arasında değişebilir. Oldukça yaşlı erkekler 6 m ve üstüne çıkabilmektedirler. Dişiler ise erkeklerden daha küçüktür. Vücut uzunlukları 2,1 - 3,5 m arasında değişir. Kaydedilen en büyük dişi 4,2 m uzunluğa sahiptir. Ağırlıkları ise 450 kg civarındadır.
Şu ana kadar ölçülmüş en büyük birey 7,2 m uzunluğa sahiptir. Ağırlığının ise ölçümler sonucunda 1,2 ton olduğu görüldü. Fotoğrafı çekilen bir tümsahın kafatası gerçek ölçülere çevrilmeye çalışıldı ve bu bireyin 7,6 m olduğu tahmin edildi fakat ölçüm yapılamadığı için bu kanıtlanamadı. Kafatasının uzunluğuna bakılarak bir timsahın uzunluğu ölçülebilmektedir. Tabii ki yaklaşık olmak kuşulu ile. Çünkü araştırmalar özellikle Crocodylus cinsi timsahların vücut uzunluğunun kafatasının 8 katından biraz daha büyük olduğunu gösterdi.

Beslenme[değiştir | kaynağı değiştir]

Okyanusya'da bulunan bu timsah türü geniş bir besin yelpazesine sahiptir. Daha çok pusu kurarak avlanır. Buna rağmen hızlı bir avcıdır. Suda saatte 15-18 mil (24-27 km) hızla ilerleyebilir. Bir süper avcı olan tuzlu su timsahı, böceklerden amfibilere, diğer sürüngenlerden balıklara kadar her şeyi avlayabilir. Maymun, kanguru, yaban domuzu, kertenkele, dingo, kuş türleri, su bufalosu, gaur, köpekbalığı, hatta insan avladığı canlılara örnektir. Sığır, at, su bufalosu ve gaur ise daha çok iri erkeklerin hedef
NİL TİMSAHI


Afrika'daki 3 timsah türünün en büyüğüdür. Ayrıca tuzlu su timsahının ardından dünyanın ikinci en büyük timsahıdır. Uzunluğu ortalama 5 m'dir. Hatta 6.1 m uzunluğu erişebilen bir timsah kaydedilmiştir. Yetişkin bir erkeğin ağırlığı 500 kg civarındadır. Fakat 900 kg ağırlığa ulaşabilen devler de vardır. Dişiler erkeklerden yaklaşık % 30 oranında daha küçüktür. Bazı yerliler 7 metre uzunluğunda ve ağırlığı 1 tonu geçen timsahların olduğunu söylemektedir. Nil timsahlarının ağızlarını bir bantla bile kapalı tutabilirsiniz. Çünkü ağzını açmasına yarayan kaslar çok zayıftır. Fakat ağzını çok hızlı kapatır ve size çok güçlü bir ısırık verebilir. 5 cm.'lik dişleri cm²'ye binlerce kg'lık basınç uygulayabilir. Nil timsahları soğukkanlı hayvanlardır. Gündüz güneş altında enerji depolarlar. Fakat eninde sonunda suya girmelidirler çünkü vücutları sürekli ısınarak onları ölüme sürükleyebilir.

Beslenme[değiştir | kaynağı değiştir]

Nil timsahı göç ederken su içmek için nehirlere gelen zebraları, kobraları, bufaloları, Günay Afrika antiloplarını, Thompson ceylanlarını, impalaları vb. hayvanları avlarlar. Ayrıca yavru su aygırlarını da yedikleri olur. Bunun yanında kuşlar, maymunlar, balıklar da besininin önemli bir kısmını karşılar. Nil timsahları hiçbir avı çürütmez. Aksine diğer timsah türleri gibi avını her zaman taze sever. Büyük avlarının etini ısırır, sonra da meşhur dönme hareketi yaparak bu et parçasını koparıp bütün halinde yutar. Gerisini midesindeki çok güçlü sindirim sıvıları halleder.

Dağılım[değiştir | kaynağı değiştir]

Nil timsahı Orta, Doğu ve Güney Afrika'nın bir bölümünde ve Madagaskar'ın batı tarafında yaşar.